Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Eylül, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

I've Got You Under My Skin

Nereden başlasam diye düşünürken belki de bir Sinatra şarkısıyla başlamalıyım dedim. bütün iyi filmlerde ya da bütün puanı düşük ama iyi filmlerde arkada Sinatra çalar ve Sinatra'nın çaldığı bölümler en güzel, en eğlenceli olanlardır.  O zaman ben de en eğlenceli yerinde miyim? Hangi yerin? diye sormazlar mı?  30'unu aştıktan sonra yerin ne önemi var derim? pardon burada soru işareti olmayacaktı.  Neyse arkada Sinatra çalmaya devam ediyor.  Demek biraz daha eğlenceli bir yerde yazmaya devam edebilirim. bu benim kendi yeni kabuğum olabilir.  Sonuçta puanı düşük olan iyi filmlerde her zaman komplex bir karakter vardır ve kendine odaklıdır ya da odaklı demeyelim de dünya onun etrafında döner. diğer tüm iyi karakterler o uyanınca uyanır ve yollarına devam eder.  bir filmin içinde olsaydık ben kesin ana karakterin duşta şarkı söyleyen ortanca kardeşini oynardım. bir tek çocuk olarak kendimle en alakasız olanı istemem normal. duşta şarkı söylemeyi de deneyip yapamadığı

VEGAN beslenmek mümkün mü?

Tabii ki mümkün. " Bazı kaynaklara göre geçtiğimiz on yılda dünyadaki vegan sayısı %350 artış göstermiş. ABD nüfusunun %3’ü İngiltere nüfusunun ise %1’i vegan olduğu tespit edilmiş. Almanya’da ise bu oran yaklaşık 3%." Hatta bu rakamlara katkıda bulunmak için  https://www.howmanyvegans.com/ adresini inceleyebilirsiniz. :)  En çok Vegan tabii ki Hindistan'da en azı da İspanya'daymış. Ki bence yeterli veri olsa Türkiye İspanya'nın yerini alırdı.  Maalesef yıllardır kafamı kurcalayan konu, son dönemde üst üste izlediğim belgesellerle depreşti.  Özellikle Netflix'te geçen gün izlediğim "Cowspiracy: The Sustainability Secret ( https://www.netflix.com/title/80033772 ) oldukça etkileyiciydi.  Türkiye'deki etin, sütün, yumurtanın önemini düşününce Vegan'lık imkansız geliyor. Yıllardır süt içmiyorum ve sütün hiçbir faydasına inanmıyorum. Aslında inaçsızlık oldukça yetersiz bir yorum; okuduklarım, izlediklerim, dinlediklerim bir yana bendeki etki

Nereden Başlamasam?

O kadar uzun zamandır yazmıyorum ki, nereden başlayacağımı kesinlikle bilemedim. Kısa sürede fazlasıyla değişen hayatım, değişen ben ve değişmeyen bir zamansızlık içindeyim. Gün 24 saat ama sığamıyorum. Ne kadar erken uyansam da gün yetmiyor. Bazen sabahları yoga yapıyorum. 15 dk'lık kısa bir esneme rutini ardından gelen duş, hafif kahvaltı ve hazırlanma 1.5 saati buluyor. Sabah 6'da uyansam bile 8'de başlayan bir işe yetişemiyorum. Hızlansam yaptıklarım oldukça yüzelsel oluyor. Dediğim gibi yetmiyor. Toplamda ort. 2 saati yola harcıyorum. Git gel min. 2 saat sürüyor. Kaldı 22 saat. Ort. 6 saat -mümkün olduğu kadar- deliksiz uyumaya çalışıyorum. 16 saat... Sabah 8 akşam 5.30 arası çalışan biri için... Kaldı mı 6.5 saat. Şimdi koskoca bir 6 saatim varmış gibi davranalım. Ort. bir akşam yemeği için hazırlık + yemek 1- 1.5 saat arası. Yemek yerken dizi izlersem en azından 40- 50 dk süren bir diziyi izlemeyi garantileyebilirim. Eğer spora gidersem