Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Roma'dan Sevgilerle

Hayatımda ilk defa yurtdışına çıkmak istediğimde Roma'dan bir dönüş bileti almıştım.  Çünkü gidişe param yetmemişti.  Kendi ayakları üzerinde durmak için yola çıktığında ya bunu tam yapacaksın ya da hiç yapmayacaksın.  Gidiş bileti için bir kart kampanyasına katılıp öyle bilet alabilmiştim. Roma benim ilk büyük maceramdı.  Bir başıma yola çıkmıştım ve başında da sonunda dediğim gibi:  Kaybolmak yok, keşfetmek var!  Ve yıllar sonra bir sonbaharda yeniden Roma'ya gittim.  İlk gittiğimde yeşildi, şimdi sarı. Ama ne sarı, o güzelim ağaçlar sararınca renklenmiş, süslenmiş.  Hava desen mis. Bir ceketlik güzel havalardan.  Yani sözün özü Roma'ya bir de Kasım'da gidin. Kasım'da aşk da başkaymış Roma'da. ;)  Kalacak yer, yemek, gezilecek yerlerle ilgili tavsiye istemeyin, verene de kulak asmayın.  Herkesin kendi macerası olmalı. Başkalarının deneyimlerini kendilerinize hedef edinmeyin. Siz hedefsiz bir oksunuz. :)  Orada bu ya

Dünyadaki Cennetim

Oradaydım. *Tüm fotoğraflar bana aittir.

Bu Tarzlar Benim

Sorarlarsa "delidir ne yapsa yeridir" desinler. 

Perdelerinizi Açın!

Son günlerde zamanınızı nasıl değerlendiriyorsunuz? Birkaç ay önce zamanımı başkalarının hayatına bakarak geçirdiğimi düşünerek ciddi bir sıkıntı yaşadım. Elimde telefon saatlerce Instagram'dan Facebook'tan kim nerede ne yapmış diye bakıyordum ya da birşeyler çekip yükleyip kendi anımı sürekli paylaşma gereği duyuyordum. Çook eskiden ilk İstanbul'a taşındığımda zamanımı harcadığım şeylerin listesini çıkartmıştım. İlk sırayı yazıyı yazmak alıyordu. Kalıcı bir üretkenlik aslında. Şimdi bir sıralama yapsam yazı yazmak bırakın ilk sırayı ilk 5'e zor girer. Çek, paylaş, tüket ortamı varken nasıl yazı yazmak gibi üretken bir uğraşa vakit ayırabilirdim ki! Bende çözüm olarak kapattım.  7 yıldır kullandığım neredeyse 3bin fotoğraf eklediğim Instagram hesabımı kapattım, oradan zaman kazandım. Sonra da sadece ailemin ve bir kaç sevdiğim insanın bulunduğu özel hesabıma da 1- 2 aylık sürelerle ara verme kararı aldım. Sonuç: Kazanılan kaliteli zaman. Facebook'a na

Mind the gap! London Baby

Geçen ay çok sevdiğim bir arkadaşım için Londra haritası çıkartmıştım. Onun kısıtlı zamanı olduğu için buna göre gezilmesi gereken yerleri metro hattı üzerinden detaylı olarak anlattım. Naçizane yazdığım yorumları ve yolları sizinle de paylaşıyorum. Toplamda 2 haftadan uzun kaldığım için heryeri tadını çıkarta çıkarta gezdim. Ve maalesef mevsim kış olduğu için (yeni yıla orada girdim) içeriklerde güneş bulunmuyor. :) Herkesin kendine göre beğenileri var, benimki sadece yolu gösteriyor keşfetmesi size kalmış.  Buyurun London sizlerle!  ....... Farkettim ki hiç Londra’yı yazmamışım. Bu nedenle toparlamak biraz zor oldu. Ancak elimden geldiğince bir harita çizdim, mutlaka görmen gereken ışığı güzel yerleri listeledim. Öncelikle ulaşım Hiç otobüse binmedim, onları yürürken izlemek özellikle poposu güzel otobüsler var kıvrımlı onlara bakmak tam bir neşeydi. Metro hattı inanılmaz olduğu için sürekli metroda oradan oraya gittim durdum. Oyster metroda kullan

İstanbul'da bir Pazar

İstanbul'da ilk zamanlarımda bir oda kiralamıştım, çok büyük bir evin bir odası benimdi. Evde kimse yaşamadığı için ev de benimdi ama asıl odayı kiralmıştım, bu detay hoşuma gidiyor. Pazarları erken kalkar şehir turuna çıkardım. Böyle böyle keşfettim İstabul'u. O zamanlar akıllı telefonlar yaygın değil, minik bir Samsung'um var, internet desen zaten yok. Benim de mavi bir defterim vardı. Çoğu yerin fotoğrafını aklımdan çekip, defterime yazıyordum. Bazen çok beğenmişsem resmini çiziyordum. Birkaç yılım böyle geçti. Defterlerim böyle bitti. Şimdi aldığım defterleri bitirmekte zorlanıyorum. Mesajlar, Instagram, Whatsapp... vs derken deftere yazı yazmak lüks haline geldi. Bir de buraya yazıyorum. İlk zamanlar bloğa yazı yazmak heyecan vericiydi. Resimler seçip, özene bezene ne yazacağımı düşünüyordum. Herkesin ulaşabileceği bir ortamda yayınlanacaksa güzel ve özenli olmalıydı. Sonra başlıyordum beklemeye. Gelen yorumları okumak, onlara cevap vermek yeni yazmak için en g

Emeği Geçen Herkese Sevgilerimle- 30

Tanrım 30 yıldır bu koskoca dünyadayım. Sanırım 22 yaşındaydım, 30 yaşına giren birinin doğum gününü kutluyorduk. Koskoca 30'du. Hayatındaki herşeyi çözmüş, her probleme bir çözümü olan, ayakları üstünde sağlam duran, karar aldı mı yapan, ne istediğini bilen... biri olmalıydı. .... öyle değildi. hiç olmadı. Ben de olmadım, kimse olmayacak. .... 30 yaşımda farkına vardığım tek şey: devam etmek gerektiği. bir şekide, bir nedenle devam etmek. .... Nasıl? .... Öncelikle iyi bir neden bulmak lazım. nereye gidersek gidelim kendimizi götüreceğimiz için öncelikle kendimizle bir anlaşma yapmalı.  Neden mi? Çünkü tanrı biliyor ya 30 yılın çoğu çok zordu. Genellikle üzüntülerini bastırma eğiliminde biri olduğum için karşıma çıkan tüm dertleri bir tırtıl misali yiyerek onlardan kendime bir koza oluşturuyorum ve içine girip yaşıyorum. Karşınıza çıkan, şanslıysanız, bir kelebek oluyor ama bazen kofti bir böcek olup ortalıkta takılabiliyorum. Dertlerimi sıkıntılarımı buraya

Loch Ness, Inverness & the Highlands

"A two day escape exploring the majesty of Loch Ness, the Caledonian pine forest and the stunning scenery of the Cairngorms National Park." Rabbies'in bize sunduğu buydu.  Biraz gözü kara, keisnlikle araştırma yapmadan çıktığımız yolculukta daha kuzeye daha yeşile gittik.  Herkes nereye giderse tersine bir istikametle soğukla yüzleştik.  Güneşten, buluta, yağmura, kara 10 dk da geçtik.  Büyük bir maceraya inanılmaz bir neşe ve mutlulukla atıldık. Bilinmeyene yolculuk bu kadar güzel olabilirdi.  Gölde canavarı arayan küçük bir kızla sohbet ettim. Loch Ness canavarına Nessi'ye inanıyordu.  Ben de inanıyorum dedim. Birlikte göle baktık, heyecanla, neşeyle.  En güzel an'dı. O an küçük bir çocuk oldum gölde canavar aradım.  Yemyeliş dağların Loch Ness'e yansıyan renklerini hiç bir fotoğraf makinesi çekemez.  Hiç biri anılarımdaki gibi yeşil ya da parlak değil. En güzel anılarım fotoğraflayama

Invernes- Scotland

The north remembers.

Killin - Scotland

İnsan gezdiği değil, Hatırladığı kadar yaşar. 

Gün Işığı Seni Özlemişim

Uzun kışın ardından bu satırları sana yazıyorum gün ışığı. Özledik birbirimizi. Bir yaz çocuğu olan ben sana sesleniyorum. Özledim.  Renkleri, yeşili, çiçekleri, korktuğum böcekleri özledim. Çizgili en çok sana yakışıyor; ışığınla birlikte siyah çizgililerin yerini yeşiller alıyor.  Şortu parmak arası terlikle giymeyi severim yakabilirsin ayaklarımı.  Öyle uzun zaman oldu ki iznin var buna.  Mimozalar bile geç çıktı, devam eden soğuklarla birlikte sarısı kararıp soldu.  Gün ışığı seni özlemişim.  Bir ceketlik havada sana doğru dönerken yüzümü güneş gözlüğünü çıkartıp gülümsemeyi özlemişim.  Biraz da kendimi özlemişim sanırım. Sıcaklarda efil efil giyinip, elinde/ çantasında çiçeklerle gülümseyerek yürüyen kızı.